28 Ekim 2014 Salı

Savaş hiçbir zaman sakince bitmez: Fury


Savaşı ya da savaş psikolojisini anlatan Full Metal Jacket, Saving Private Ryan (tema olarak çok benzerlik gosteriyor), Apocalypse Now, Valkyrie, The Pianist vs. gibi filmlere bir yenisi daha eklendi: Fury. Diğer savaş filmlerinden farklı olarak yönetmenimiz tankları ele almış. 1945 nisanında, 2. Dünya Savaşı'nın bitmesine ve Nazi Almanyası'nın kaybetmesine günler kala bir tankın çevresinde geçen yapıt...  Film, ismini Brad Pitt'in canlandırdığı baş kahramanımız Don 'Wardaddy' Collier'ın evi olarak tanımladığı tankın adından alıyor. Müzik, ses ve işitsel-görsel efektlerle izleyenleri psikolojik olarak germeyi; askerler arasında geçen trajikomik diyaloglarla kendine bağlamayı başarıyor. İnsani duygulara ve savaşın (psikolojik-fiziksel olarak) ne kadar yıpratıcı olduğuna değiniyor. Filmin hem yönetmenliğini hem de senaristliğini yapan David Ayer hemen hemen her savaş filminde yer alan birkaç klişeyi bu filmde de bizlere gösteriyor: dindar bir hıristiyan (Shia LeBeouf), küfürbaz bir asker (Jon Bernthal) ve birliğe yeni katılmış bir acemi (Logan Lerman).

Filmde hümanist duygular da ön plandaydı. Küçük bir köyde, 2 bayanın evinde geçen sahneler. Savaşın verdiği yorgunluk ve rahatsızlıktan kaçıp askerlerin bayanlarla vakit geçirmek istemesi, onlarla yemek yemeleri... Ama tabiki bu durumu bozan alt kültürü temsil eden askerler de vardı. Ayrıca çaylak askerimizin (savaş atmosferinde)  piyano çalması aklimiza The Pianist filmini getirdi.

Yönetmen ve senarist: David Ayer
Görüntü Yönetmeni: Roman Vasyanov
Müzik: Steven Price
Oyuncular: Brad Pitt, Shia LaBeouf, Logan Lerman, Michael Pena, Jon Bernthal, Jim Parrack

IMDB Puanı: 8.1/10
Eleştirmenin Puani: 8.1/10

12 Ekim 2014 Pazar

Gone Girl (2014)

Yazar Gillian Flynn'nin romanını David Fincher beyaz perdeye yansıtıyor ve karşımıza müthiş bir kara film çıkıyor. Son zamanlarda izlediğim en iyi gerilim ve gizem filmi. Filmin uzunluğu insanı hiç sıkmıyor. Müzikleriyle, entrikalarla, diyaloglarla kendine öyle bir bağlıyor ki... David Fincher'ın ustalığını görmemek mümkün değil. Çok güzel kurgulanmış. Başlangıç ve final sahneleri aynı olsa da anlamları çok farklı. Öyle sahneler vardır ki "film birazdan bitecek" ya da "bu filmin final sahnesi olacak" diye tahminlerde bulunuruz. Bu filmde öyle tahminler yapmak zor. Filmin içinde birçok final sahnesi vardı. Film sanki 2-3 kere bitti, senaryodan kopmadan, yeniden başladı.

Bir yere kadar 'The Usual Suspects' ile benzerlik gösterdi. Bazı sahneler de 'Basic Instinct' ve 'Carrie' filmlerini andırıyordu. Ayrıca daha önce 'The Truman Show'da da gördüğümüz gibi Amerika'da televizyonun ve basının halkı ne kadar çok etkilediğine ve kışkırttığına birkez daha şahit oluyoruz.

Oyunculuklar çok başarılıydı, tekrar tekrar tebrik edilesi performans sergilemişler. Ben Affleck ve Rosamund Pike bu filmle zirveye ulaşmışlardır.

Gilliam flynn'nin yazdığı David Fincher'ın yönettiği Gone Girl filmiyle sonunda kötülerin kazandığı bir filme bir daha tanık olduk.

IMDB Puanı: 8.6
Film Puanım: 8.9  

3 Ekim 2014 Cuma

The Breakfast Club (1985)

Lisede işledikleri suçlardan dolayı ceza alan ve birbirini tanımayan 5 genç cumartesi günlerini okulda geçirmek zorundalardır. Onlardan yapmaları istenen ise kendileri hakında yazı yazmak. Böylece kendilerinin kim olduklarını anlayabileceklerdir. Başta birbirlerinden farklı gözüken gençler aslında ortak noktalarının olduklarını anlarlar: aile zorlaması, öğretmen baskısı vs. Zaman geçtikçe kendilerini tanımaya ve tanıtmaya başlarlar.
    
John Hughes’ın yazıp yönettiği, başucu filmi değerinde, sloganı “They met only once, but it changed their lives forever” olan türünün en sempatik filmi: The Breakfast Club. 7 kişinin oynadığı bu kült film her ne kadar gençlere hitap etse de izleyen herkesi kendine bağlar. Ayrıca hademelerin sıradan insanlar olmadığını bir kez daha kanıtlamıştır. Şarkıları çok güzeldir. Çalmasa bile izlerken Pink Floyd’un Another Brick in the Wall şarkısını akla getirdi.

Bu başyapıtın bir diğer özelliği de az bütçeyle çekilip büyük hasılat elde etmesidir. Oyunculuklar çok başarılı. Öyle tahmin ediyorum ki en dikkat çeken karakter Judd Nelson’ın canlandırdığı John Bender olmuştur. Benim en takdir ettiğim karakterse Ally Sheedy’nin oynadığı Allison Reynolds oldu. Özellikle resim çizdği sahne tekrar tekrar izlenilesi ve komik.

IMBD puanı: 7.9/10 
Film Puanım: 8.3/10