Ülkemizde ‘Son
Umut’ adıyla vizyona giren ‘The Water Diviner’, bir deneme niteliğinde aslında.
Kimi zaman şizofren olan bir hasta, kimi zaman Robin Hood, kimi zaman Vahşi
Batı’da haydut, bazen de bir aile babası ve bir eş olarak gördüğümüz; ama asıl ‘Gladyatör’
kimliğiyle tanınan Oscar sahibi Russell Crowe’un ilk yönetmenlik deneyimi. Genelde
‘ilk’ler insanların çaylaklığını, acemiliğini yansıtır ama Crowe, The Water
Diviner’la bu ezberi bozuyor. Şaşmamak gerek, çünkü Russell Crowe kariyerinde
çok başarılı, çok büyük yönetmenlerle çalışmış biri.
Film, yer
altındaki suyu bulup, yer üstüne çıkarma konusunda uzman olan Connor (Russell
Crowe)’un 3 oğlunu Çanakkale Savaşı’na yollaması ve savaştan sonra oğullarını,
daha doğrusu oğullarının cesetlerini, aramasını anlatıyor. Bu arama macerasında
da Connor’a iki Osmanlı askeri yardım ediyor: Binbaşı Hasan (Yılmaz Erdoğan) ve
Jemal (Cem Yılmaz).
Türk sinemasının
en önemli isimlerinden olan Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz’ın bu filmde
oynayacağını öğrendikten sonra ön yargım oluştu. Filmde onlara figüran
rollerini verirler, onlar objektifte çok az görünürler demiştim, ama filmde böyle
olmadı, böyle olmaması sevindirdi. Yardımcı başrolü oynuyorlar. Hatta Russell
Crowe’dan sonra kamerada en çok görünen kişi Yılmaz Erdoğan, Avustralya Film
Ödülleri’ne aday oldu. (En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu)
Ayşe’yi
canlandıran güzel oyuncu Olga Kurylenko’nun sesinin dublaj olması işi biraz
engebeli yola sokmuş. Ama olsun, bu film için Türkçe öğrenmeye çabalaması bile
yeter.
Ayrıca
savaşın acımasızlığına ve çirkinliğine öyle nesnel yaklaşılıyor ki hiçbir millet
(ırkçılık boyutunda) üstün tutulmuyor, herhangi bir üstün kahramanlık ögesi
göze çarpmıyor. Fakat filmde Batı’nın (İngiltere’nin) eleştirildiğini görüyoruz.
İngilizlerin, Connor’un çocuklarını arama çalışması sırasında çıkardığı
zorluklar, kağıt-evrak işleri, umudunu kırıp eve yollama çabası…
Bu yapım
Türk ve doğu (özellikle Arap-İran) kültürüne de ışık tutuyor. Connor’un
çocuklarına ‘Binbir Gece Masalları’nı okuması, Türk kahvesini içtikten sonra
fal baktırması, Binbaşı Hasan ve Jemal ile hamamda yıkanması ve dinden uzak
olan Connor’un Sultanahmet’e girdikten sonra duyduğu hayranlık Türk ve doğu
kültürünün başka ülkelerce tanınması için bir araç olabilir bu film.
Türk yapımcılarının,
böyle ünlü, yetenekli oyuncular ve gelişmiş teknolojiyle ortak çalışmalar yapması
sinemamızı da geliştirir. Sonuç olarak, izlenilmesi gereken bir yapım. Russell
Crowe’un yönetmenlik serüveninin başarıyla başladığını söylemek mümkün.
Yönetmen: Russell Crowe
Senaryo: Andrew Knight, Andrew Anastasios
Oyuncular: Russell Crowe, Olga Kurylenko, Yılmaz Ergoğan, Cem Yılmaz, Salih Kalyon, Jai Courtney, İsabel Lucas
IMDB Puanı: 8.3
Eleştirmenin Puanı: 8.0
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder