12 Mart 2015 Perşembe

Tüm Zamanların En İyilerinden - Birdman (2014)


Alejandro Gonzalez İnarritu'yu tanıdığımdan beri hem kendisini hem de filmlerini sevmişimdir ve bana göre tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biridir. Her yıl bir, ya da birkaç tane, film yapmaktan ziyade birkaç yılda bir film yapıyor, çoğu yönetmenin aksine. Böylece hem kendini özletiyor hem de yaptığı az ama öz filmlerle kendine tekrar tekrar hayran bırakıyor ve bizi etkiliyor. İnnarritu'nun Detras del dinero'yla başlayan beyaz perde macerası Amores Perros ve 21 Grams filmleriyle kanatlandıktan sonra Birdman ile zirveye ulaşıyor.

Filmin büyük bir bölümü, geçmişte 'Birdman' adında bir çizgi roman uyarlaması filmde rol almış ancak günümüzde eski şöhretini kaybetmiş olan Riggan (Michael Keaton) karakterinin gözünden anlatılıyor. Kariyerine tiyatro sahnelerinde devam ederek hayatında tekrar zirveye çıkmak için fırsat kollar. 

Zaman zaman şizofrenik davranışları olan ve kendisini hala bir süper kahraman olarak gördüğü Riggan karakterinin Michael Keaton olması bu film için belki de en uygun seçim olmuş. Kendisi 90'lardan çıkan Batman serisinden beri bir türlü çıkış, daha doğrusu 90'lardaki ününü, yakalayamayan nam-ı değer eski Birdman-Kuş Adam (Batman-Yarasa Adam). Keaton'un bu filmde oynaması da bu yüzden pek ironik. Riggan'nın kendi iç sesiyle konuşmaları, iç sesinin Birdman süper kahramanı olması ve iç sesinin kendisine gerçekleri söylemesi ama çoğu zaman kendisini tatmin etmeye çalışması hayli başarılı bir gönderme. Zaten çoğu insan iç sesini de egolarını tatmin etmek için kullanmıyor mu?



Çekimler bir hayli ilginç. Yönetmenin tarzı filmlerinde belli oluyor; o da kameranın dinamik olması. Bu filmde ise kamera hiç durmuyor! Her ne kadar öyle olmasa da, sanki tüm film hiç kesilmemiş, sanki filmin başında 'başlat' tuşuna basılmış ve filmin sonuna kadar 'durdur' tuşuna basılmamış gibi. Buna 'Continuous Uninterrupted Shot' deniliyor. (Bunun en iyi ve en bilinen örneklerine Kubrick'in The Shining filminden Danny'nin bisiklet sürdüğü sahneleri gösterebiliriz.) Tabii ki 2 saatlik bir yapım için bu çok zor, hatta imkansız gibi. O yüzden bazı yanıltıcı sahnelerle, bunlar kameranın bize durağan gözyüzünü göstermesi, karanlığa girip 1-2 saniye karanlıkta kalması ve yine birkaç sanıyeliğine boş koridoru göstermesi gibi, izleyicilere çaktırmadan tüm film kesilmemiş gibi duruyor. Bunun sadece özgünlük olsun diye yapıldığını düşünmüyorum. Filmin içeriğiyle alakalı da olabilir. Tiyatro kesilmez ve durmaksızın devam eder, filmlerin aksıne. Oyuncular, oyunu sahneye bir çıkışta bitirirler ve Birdman'nin içeriğinde de tiyatro olduğu için bu yöntemi seçmiş olabilirler.

Yakaladığım bir başka ayrıntıysa, ya da öyle olduğunu düşünüyorum, İnarritu'nun, en az bir sahnesiyle, usta yönetmen Stanley Kubrick'e selam göndermesi ve onu anması. Kameranın durağan bir şekilde boş koridoru göstermesi ve continuous shot örneğinde verdiğim gibi akla The Shining filmini getirdi.

Birdman'deki Koridor

The Shining'deki Koridor

Ek olarak, Whiplash filminden sonra, filmde işlenen de temel enstrüman olarak Birdman'de de bateri seçilmiş. Kamera gibi devamlı işlek olan arkada gelen, hatta birkaç kere kameraya da görünen, bateri, filme daha iyi bağlanmamızı sağlıyor.  

Anlam derinliği olmayan, görsel efektlere ve bilgisayar oyunlarına boğulmuş süper kahraman filmlerini o kadar güzel eleştiriyor ki bu film... Benim için baş ucu niteliğinde çünkü düşüncelerimi bu filmde gördüm. Daha önceki yazılarımda, çevremdeki insanlara da bahsetmişimdir: süper kahraman filmleri ego tatmin etmek içindir. Hatta şöyle harika bir replik barındırır:

"... Gerçek sanat yapmaya kalkışamayacak kadar bile eğitimsiz, tecrübesiz ve hazırlıksızlar. Birbirlerine çizgi filmler ve pornografi için ödül dağıtıp duruyorlar. Değerini hafta sonlarına göre ölçüyorlar. ..."

Gerçekten de öyle değil mi? Sinemayı sadece hafta sonları eğlencesi olarak gören insanlar çoğunlukta. En çok gişeyi çizgi film uyarlaması (süper kahraman) filmleri ve pornografı niteliği taşıyan filmler (The 50 Shades of Grey) almıyor mu? Lindsay Duncan'ın Michael Keaton'a söylediği bir başka değerli söz var ki tam bu tarz içi boş filmlerin oyuncularına söylenmiş gibi duruyor: 
"Siz aktör değilsiniz, sadece ünlüsünüz."

Oyunculuklara değinmeye gerek yok diye düşünüyorum. Hepsi harikulade performans sergilemişler. Eski Batman yeni Birdman olan Michael Keaton, oynadığı rolü yaşayan Edward Norton, asabi ama bir o kadar da çekici olan güzel oyuncu Emma Stone, Naomi Watts, Zach Galifianakis... Hatta çok az görünmesine rağmen filme ve filmdeki rolüne çok yakışan eleştirmen rolündeki Lindsay Duncan bile...

Sonuç olarak bu filmi sadece 2014 yılında çekilenlerle sınırlamak olmaz. Bu film, tüm zamanların en iyilerinden... Verdiği mesajla olsun, eleştirisiyle olsun, çekimleriyle olsun adeta bir zeka ve orijinallik anıtı. Alejandro Gonzalez İnarritu'yu neden bu kadar sevdiğimi bana bir kez daha kanıtladı.

Eleştirmenin Puanı: 9.5 / 10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder